13.03.2013

Ne Olduğunu Bilmek

Kafanın en karışık olduğu zamanda bile bilirsin yüreğinden geçeni. Doğru odur. Yüreğindeki. Ama sen aklı sokarsın işin içine. Durduk yere kafanı karıştırsın diye. Egonun tatminden aldığı zevk onu obur bir arayışcıya döndürür. Ömür boyu sevebileceğin bir eş ararsın, kendi kriter listene uygun olması şartıyla. Evlenip çocuk sahibi olursun, istersin ki senin istediğin gibi olsun, davransın, sevsin, kavga etsin ve her ne yapıyor olursa olsun sen gibi yapsın istersin. Ne de olsa doğurmanın verdiği bir haktır bu sana. Unutuverirsin senin doğurduğunun da bir insan olduğunu: kendi zevkleri, yaşamı algılayış biçimi ve kavgası olduğunu.

Arkadaşların olur zaman içinde onlarca ve tanıdıkların yüzlerce, istersin ki senin gibi baksınlar hayata. Senin doğruların en doğrudur ya... İş yerinde de durum farklı değildir aslında. Senin anlayışınla yaklaşılmalıdır her konuya, mutsuz olursun başka türlü olduğunda. 

Hayat bir kabullenmedir oysa, ego bu yüzden zedelenir. Bilir ki sen kabullendikçe kendisi küçülecektir. Egosundan arınmış insanların yüzündeki ışığı bir kez gördün mü, başarabilmek istersin... Egondan arınmak ve bir olmak istersin. 

Benim hayat enerjim güneş. Artık bunu biliyorum. Gözümü açıp güneş ışığının evimin duvarlarında yarattığı ışık oyunlarını görünce, seviniyorum. Bana verdiği enerjiyle dolup taşıyorum. Çevremdeki insanların o enerjiyi görüp, "sen bu aralar iyi gözüküyorsun" demesini de... Hoş demeseler ne olacak ki, ben biliyorum kendimi; bahar geldi mi, içimde açan çiçekleri...




Hiç yorum yok: