bir adam
böyle başladı sözlerine, 1500'ü aşkın insana seslendi kafası önünde. az önce sol yanında yatan naaşı selamlayan başı hiç kalkmadı konuşması süresince. bembeyazdı yüzü. ve titriyordu sesi. konuşmalar boyunca altı çizilen bir kelimeydi: insan.
bir kadın
geldiğimiz gibi gideceğiz diyordu bir arkadaşı. geldiğimiz gibi saf gidebilmek için mucizeye değil, Ona ihtiyacımız var. nasıl da sesi cılız, nasıl da ürkek bakıyordu uzaktan hocasına. kapadı gözlerini. sen nurlu bir insandın dedi. bize ışığını verdin. orada da sönmyecek ışığın. bizi aydınlattın, gittiğin yerleri de aydınlatacaksın. nurlu bir insansın hocam, sen nur yağdıracaksın. işte o yüzden bu kadar erken gittin.
bir insan
kar yağıyordu resmi tören başladığında. birer ikişer derken kalabalıklaşanların arasındaki fısıltılardan anlaşılacağı üzere, kar yağışı artıyordu endişelerle de beslenerek. tören bittiğinde, güneş göstermişti yüzünü ve mezarlığa vardığımızda turuncu, pembe, mavi ve yeşil, beyaz ve gri... sonsuz bir tabloydu gökyüzü. nur yağmıştı gök yüzüne. o zaman anladım, gök yüzlü, gülen yüzlü insan varmıştı hakkın rahmetine.
ruhun şaad olsun hocam. mekanın cennet olsun.
görsel:vladstudio
.
2 yorum:
bugün bütün kelimelere, sağıma soluma, önüme arkama, içime dışıma ölümün izi bulaşmış gibi...
başın/ız sağolsun.
cumartesiden beri günler öyle geçip gidiyor, sokaklarda can kokusu duyulmuyor... saol maya.
Yorum Gönder