"bi' midye kabuğunu dolduramayan sevgisi sonsuz yüreğim
neden hep kırığından acıyorsun"
kendi yazdıklarımdan çıkartamadığım anlamlara kızgınım bugünlerde... iki satır karalayıp attıklarıma ihanet belki de benimkisi. güneşin gidişine gizli gizli sevinmek sabah yeniden doğacağını bildiğim için. akşam olsa da ay dede bana masallar anlatsa dediğim çocuk zamanların ne kadar uzağında olduğumu fark ettiğimden beri, kırığından acıyor yüreğim.
bir çocuk parkının çam ağaçları altında, akşam vakti karanlığının sırdaşlığında, sevdalılara ev sahipliği yapacak olan banka oturup da kaldığımda tek başıma, elime bulaşan -kimbilir hangi denizin öfkesi ile ortasından çatlamış deniz kabuğunun- kum tanelerine bakıyordum. loş sokağın, neredeyse dört metreyi bulan sokak lambasından süzülen ışığın ayak ucuma denk getirdiği gölgeden kendime yepyeni bir oyun kuruyordum.
aklımın sesi kalemimin ucuna geldiğinde not defterime şu kelimeleri döküp, yüreğimin iççekişleri ile oradan uzaklaştım.
siz hiç bir gündüz vakti, koca bir parkın tenhalığında, bir çam ağacına ilk aşkınızı fısıldadığınız o anda, dudağınızla yanağınız arasında kalan o masum noktadan öpüldünüz mü? ben öpüldüm... belki de bu yüzden aşk o kadar masum o kadar çocukça gelir hâlâ bana.
2 yorum:
Karanlık Hiç bir şey göremiyorum.yazsam sayfalarca yazıcam............................................................................................................................................................................................................................................................
sen anlarsın :)
anlarım anlamasına da tutsak... ister miyim?
Yorum Gönder