8.08.2011

Sallanmak



günlerdir olduğu gibi bu sabah da kafamın ağırlığı ile uyandım. 
kelimeler her kanat çırptığında çakılıyor... oysa süzülseler... 

yazmayı istediğim, yazarsam rahatlayacağımı sandığım, yazamadığım...
kelimeler neden takılıp kalıyor ki...

"sen güçlü bir kadınsın, atlatırsın"
ben kadınım, duygusal bir kadın. atlatamam... 
yaraların izi bende geç kapanır. 
nedenleri, niçinleri, niyeleri üzerine uzun uzun deşerim yarayı... 
beni şöyle resmedebilirsin bu zamanlarda:
oyun parkındaki salıncaktan inmeyi istemeyen gözü yaşlı küçük kız çocuğu...inatçı mı inatçı...
benim dediğim olacak... kişiliği gelişiyor ya...
hayatı da anne diye resmet...
çocuğu ikna etmeye çabalıyor ama sonunda onun da sabrı azalıyor
ve çocuk annesinin elini tutmuş yürürken canından can kopartılıyormuşcasına ağlıyor.
istikamet ev...

böyle günlerde, bir eşik çizerim hayatın orta yerine. 
eşik mi büyür ben mi küçülürüm bilemem gün geçtikçe...
bildiğim o eşikten kolay kolay atlayamam...

"beni öksüz bıraktın" demiş abisi...
"beni yalnız bıraktın" dedim...
bilmem ironiyi anladı mı?
her öksüz biraz yalnızdır ve her yalnız kalanın bir yanı öksüz...
belki de şu hayatta bir tek bana böyle gelir...

geçen gün, "hayata bir sıfır önde başladım" yazmıştım.
ardında da eklemiştim; "keşke hayat bunun bedelini bana ödetmese"
ama hayat bu değil mi?
sen gol atarsan o kaleni söker...

üstelik de annen ağlayacağını bile bile seni o parka bir kere daha götürür 
o salıncağa bir kere daha bindirir
sen bir kere daha ağlar
bir kere daha inatlaşırsın..
sanırsın ki, sen istedin diye yarım saat daha fazla sallanacaksın!





görsel / deviantart



12 yorum:

Adsız dedi ki...

Yüreğine sağlık...

Pilli Petro dedi ki...

öyle özlemiştim ki salıncakta sallanmayı o gün lunaparka gidip dönme dolapta kusana dek dönmek istiyorum diye yazmıştım her yere ve ona.

o gece onla lunaparka gitmek istedim,ama konuştuğumuz konular öyle ciddileşti, öyle derinleşti ki ben orda o masada dönmeye başladım zaten dönme dolaba ne gerek var.

şimdi korkuyorum yeniden salıncak için heveslenmeye... sen salıncak diyince aklıma geldi...

bi de "sen gol atarsan o kaleni söker..." bayıldım buna biraz dilimde dolaşıcak galiba...

öperim, güzel bi hafta olsun...

tutsak dedi ki...

Peki ya anne bindiğin salıncaktaki bir halkanın açılmakta olduğunu görmüş ve senin düşmemen için seni oradan uzaklaştırmaya çalışıyorsa ve sen inatla ayak direyip ''inmeyeceğim işte'' diyerek o salıncaktan düşersen ne olacak peki. Ertesi gün tamir edilmiş daha sağlam bir hale gelmiş olan salıncağa belki de hiç binme şansın kalmayacaktı. Sen anneye güven bence mutlaka bir bildiği vardır...

Ateş Böceği dedi ki...

Daha kötüsü hayat karşısında hem öksüz ,hem yalnız hem de salıncaksız kalmaktır esasında ..

novella / विश्व dedi ki...

saolasın kcs...

novella / विश्व dedi ki...

nasıl da denk geliyor hayat bir yerde birileriyle değil mi pillim...

novella / विश्व dedi ki...

bence de tutsak... ama gel sen onu bir de inatçı çocuğa anlat :)

novella / विश्व dedi ki...

ah ateşimin böceği... ne denir ki bunun üzerine, nasıl denir ki...

y. dedi ki...

bazen korkuyorum senden, senin duygularından, o duyguların benimkiyle eşdeş olduğu zamanlardan...
güçlü kadınlar da geç atlatıyor evrenim, tek fark onlar sadece karanlıkta ve yastıklara ağlıyor. yaralar hep geç kapanıyor...

novella / विश्व dedi ki...

gene karanlık bir gece, davulcu ve ben... o tokmağını davuluna vuruyor, ben gözyaşlarımı yüreğime... güm güm diye ses çıkıyor.bir yastık bulup sarılıyorum, anlamsızca gecenin şu vakti yazıma bakmak geliyor aklıma.

sen sevgili y., ne zaman hangi yazıma neyi yazıp da beni düşüncelere salacağını nasıl bilebiliyorsun.

Brajeshwari dedi ki...

sana söyle bir güzel sarilip, öpesim geldi Evren'im... gel yüregimde sallan...

novella / विश्व dedi ki...

nasıl da iyi geldi bir bilsen brajeshwarim... nasıl da iyi geldi o salllanırken yüzüme değen rüzgar... gülümsüyorum işte sen sarılıp öptün diye.