12.03.2011

Şarap Kokusuna Methiye

sabahın erkeni, bir uyanma sonrası... iyi hissetmediğim kesin, bilmiyorum nasıl başlar insan güne, güle oynaya. oysa ben her sabah gülümserim uyandığıma. bir günüm daha var bu ömürde diye şükrederim. kendimce bu gülümsemeye güle oynaya anlamı yüklerim. öyle demez beni gören, gözümde saklı hüznü görmek marifetmiş gibi, öpüşünü bırakır alnıma. sanmak!

alnımın ısınışını o öpüşe yorarım. oysa, ateşim çıkmış. açmışım üstümü. insan yalnız uyuduğunda böyle olur. bir örteni bulunmaz. üşür. üşüdüğüne uyanmaz. donar. rüya da kar. beyaz günlerimiz ne kadar az değil mi diye soran olursa, değil demek istersin. ama bilirsin beyaz günlerin karşılamaz anılar denizinde seni. denizin yüreğe vuran köpükleri hep bulanık. fümeye çalan bir gri!


böyle sabahlarda sokak aralarında saçak altlarında sığınırım ben. sonra dayanamaz sokaklarda dans ederim bazen, vals yaparım, tango ve swing... ah! swing çaldı mı görmelisin beni. yüzüm dans eder benim. gözlerim ve sesim. kimse görmez, bilmez ben her gece yapayalnızlığımı büyütür koynumda, sabahına bir avuç dolusu umuda dönen gözyaşlarıyla başlarım güne. gülmekten katıldı da gözünden gelen yaştan parlıyor sanırsın ışıltılı kahverengimi. 

ne çelişki değil mi? ben güle oynaya başlıyorum güne, üstelik 'rağmen' gülümsüyor gözlerim ve senin görebildiğin vakti zamanında bıraktığın hüzün. öyle olsun be sevgilim.

gören göz diye boşuna dememişler. ben senden sonra kaç sabahtır güle oynaya başlıyorum güne, yüzümde içten bir gülümseme. yastığım dilsiz, yastığım düşsüz diye beni de öyle sanma. düşlerim vardı dilli düdüklü, telli duvaklı düşlerim var hâlâ. düşlerimi gelin edeceğim, beyazlar giydirecek, beline kırmızı bir kurdela takacağım. yok, öyle bakire düşler değil benimki, el değdi, eller değdi, ama olsun değil mi ki şimdi güle oynaya uyandım bu sabaha, yeniden bembeyaza boyarım düşlerimi. her sabah hiç üşenmeden, yıkarım kirlerini. ve ben her sabah sevgilim, senin uyu deneme inat, uyanırım uykularımdan güle oynaya. senin gördüğün yalnızlığa, hüzne, kırılmışlığa... kızmadan, gücenmeden, senden birşey beklemeden, beni ezip geçmene izin vermeden, uyanırım gülümseyerek bembeyaz boyanmış bir sabaha. sabah düşü!

böyle bir sabahta duydum şarap kokusunu ben ilk defa. bordaya çalıyordu rengi, tanenliydi ve alkolunu örtüyordu olgun kırmızı meyveleri. şarap nasıl da yakışır değil mi, düşlerin, bembeyaz bir servis tabağında türlü çeşit peynirle birlikte sunuluyorsa. tütsülenmiş etlerin is kokusu gelsin burnuna, bir parça susamlı ekmeğin yanına koy bir salkım kırmızı üzümü. öylece düşün. öylece dur. öylece sus. bırak için dans etsin. gözlerin gülümsesin. sesin titresin. sen aşk de buna: şarabi aşk!

ateşin yükseliyor... bırak yükselsin. insan en çok hastayken ve haskayken yalnızsa düş görür... bırak ateşin düşlerini temizlesin. sen yastığına koy başını. sessiz ve düşüncesiz. uyusun düşlerin... uyusun da şarabın kokusunda büyüsün.





.

4 yorum:

y. dedi ki...

keşke şişeyi kapıp sana gelseymişim.. yol uzun ama olsun. sessizlikte insan, birini duyar hep, geçmişi geleceği ve bir masal uydurur kendine bu dünyaya dayanabileceği. ankarada öğrenciydim,izmirli bir kız, güneşi gördü mü tişörtü sırtında, oysa hava nasıl da buz. yine de hiç üşümemiştim ankara da, yüreğim üşümeyi bilmiyor hergünü bembeyaz olarak yaşıyordu.


havadan mı bilmem böylesi dağılışlarımız, öğleden sonra tophanenin üstünden baktım da denize, şilepler vapurlar,uçaklar... kavuşmak istedikten sonra ne çok kelime var geride.

sabah kucaklamıştım, bu da gece için olsun. omuzlarının üşüsün yüreğin ısınırken.

silencio dedi ki...

Böyle bazı gecelemeler oluyor sabaha...Geceden kalan bordo renk, bir yerinde sabahın ilk laciverti ile buluşuyor. Sarhoşuz mesela, ama dünyayı bilmeyecek kadar değil, sarhoşluğumuz kendimize, en az hayaller kadar. İstanbul'u biraz da bundan en çok geceleri seviyorum ben.
Kendimidekilere benziyor görüntüsü bazen diye.
Ilık, güzel sabahlara uyanmak dileği ile, geceye emanet...

novella / विश्व dedi ki...

kim sorsa seni bana o izmirde diyorum. neden? öyle yazmışım. izmirlisin ya. izmirsin sanıyorum. içimi ısıtır izmir, güzeldir, içtendir, olduğu gibidir. yalansızdır izmir, bir yerde yaşayacaksın seç deseler izmir derim. öyle severim. seni bana ne zaman sorsalar, o izmirde diyorum. seni izmir sanıyorum.

güzel bir uyku uyudum sevgili y., yüreğim uyandığımda hâlâ ılıktı.

novella / विश्व dedi ki...

geceleri bütün kentler güzeldir diyen şairin adını bilmem, böyle mi demişti onu da tam hatırlamam. belki şair bile değildi ya, neyse... kendimce geceyi güzel kılan, bütün kentleri birbirine benzeten olsa olsa şairdir diye düşündüğümdendir belki de... geceleri bütün kentleri güzel gördüğümden hatta, kendimi şairle özdeşleştirip, derim ki; gece örtse de bütün çirkinliklerin yüzünü, kentin ışıklarında sen görmek istemedikten sonra güzel ne arar. sen görmek iste, her kent geceleri bordoya çalan aşk kokar...