sen de yapıyor musun böyle... hayatına aldığın kişi ile doldurup bütün boşluğunu, o gidince sana kalan koca boşlukta dört dönüp duruyor musun? ben yapıyorum. ben sıklıkla, hayatıma aldığım insanları, boşluklarıma yerleştiriyor, sonra onlar gitmek istediğinde, ya da vakti zamanı geldi diye çekip gittiklerinde yine o boşluklarla kalıyor ve hemen o boşlukları doldurmak için sağa sola bakınıyor(d)um.
o 'd' harfi oraya yanlışlıkla konulmadı. o 'd' harfi oraya konuldu, çünkü bu sefer geçmişin tekrar etmesine izin vermedim. yani ondan kalan boşluğu, bir başkası ile doldurmaya çalışmadım. ne mi oldu? komik olma...tabi ki bir cevabım var buna. yoksa konuyu açar mıydım sana. önce, ben büyüdüm, öyle serpildim ki içimde, ne kadar boşluğum varsa 'ben'le doldu. sonra, ben doldukça, o oldum. sonra o... sonra bir de o... evet, benden giden, benden gitmek isteyen, gitmesini istediğim, gitsin diye gözünün içine baktığım her kim varsa, ben, onlar(la) (d)oldum birer birer. kafan karıştı değil mi? ilk başlarda benim de karışıyordu, bir boşluğu, onların bıraktığı bir boşlukla yamamak... evet, aslında yaptığımı sandığım şey buydu. sandığım diyorum, çünkü bir zaman sonra farkında vardım ki, onların bıraktığı boşlukta bulduğum beni yerleştiriyordum bende hep var olan boşluklarıma. böylece zaman içinde ben, onların gelmesi ile değişime uğrayan benlerle doldu. nasıl da şükran duygusu ile anıyorum şimdi her birini. hepsi aklıma gelmiyor tabi ki, ama en büyük boşluğu bırakanlar yüreğimden hiç bir yere gidemeyecekler. her ne kadar uzağa gitmiş olurlarsa olsunlar, yüreğimde onlara hep bir yer var. onlar, bıraktığı o büyük boşluklarda yeni benlerin büyümesine vesile oldular. söylesene şimdi nasıl anmam ben onları büyük bir mutluluk ve hayranlıkla. sevmiştim her birini, ve evet hep seveceğim.
biliyorum, böyle kendi kendine konuşunca, delirdi zaar diyeceksin... bak delirmedim. ben oldum. doldum diyorum. dinle. ama dikkatle. bütün dikkatini bana ver. dinliyor musun? ben farkına vardım. evet! kendimin farkına vardım. ah! ne boş bir kelime, anlamını yaşamamış olana... ne diyordum... boşluk...
boşluk dediğim şeylerin onlardan kalan olmadığını, benim olduğunu, yani daha onlar gelmeden önce o boşlukların bende zaten var olduğunu fark ettiğimden beridir... evet! fark ettiğimden beridir, o boşlukları benle kapadım. kendime kendimden bir yama yaptım anlayacağın. güzel oldu be! valla... kırk yama işi bilir misin sen? önemli olan bir araya geldiklerinde, birbirinden farklı; desen, kumaş ve parçaların bir bütün olmasıdır. ben oldum...duydun mu? ben yama işi oldum. güzel oldum. BİR oldum. anlamlı oldum. bazı parçalarım eksik şimdilerde... sen buna tahta da diyebilirsin. delirdi diye düşündüğün için diyorum. ama inan deli olmayı, sen gibi akıllı olmaya tercih ederim. ne de olsa, boşlukları ile delik deşik bir akıllı olmaktansa, kır(ı)k yama işi bir deli olmak, ona bakanın yüzüne; kocaman ve seyredilesi bir gülümseme yerleşmesine vesile olabilir.
Görsel / Patchwork Studio
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder