kaç yaşında olduğumun bir önemi var mı, hâlâ bir söze kanacak kadar çocuk bir yanım. o çocuğu, saflığını, inancını hep çok sevdim. hatalarından ders almayan yanını okşadım. özüyle, sözünün birliğine alkış tuttum. kısaca sevdim içimdeki çocuğu.
bir kadın var içinde yaşımın önemi var mı, hangi yaşta olursam olayım hep dur ve bir daha düşün dedi bana. bilge yanının ak saçlarını okşadım o kadının. o hep 50lili yaşlarında görüp geçirmişliği ile konuştu bana. içimdeki çocukla tutuştuğu çocukça kavgaları sevdim en çok. günün sonunda çocuğa yenik düşüp yaptığı hataya ağlamasına üzüldüm içten içe. kısaca sevdim içimeki kadını.
yeni yetme bir genç kız var içimde. sonsuz merakları ile hayata dört elle pamuk ipliği ile tutunan. nasıl dengesiz, nasıl şefkatlıi nasıl kıskanç, nasıl korkak, nasıl de cesur bir bilseniz. tanısanız seversiniz. ben onun büyüme telaşındaki doğruyu, iyiyi, güzeli bulma heyecanlarını sevdim en çok. kısaca sevdim içimdeki genç kızı da, en az çocuk ve kadın kadar.
dolu dolu yaşadım otuzsekiz yılı. her yılına değdi yaşamak. öyle mucizeler yaşadım ki; dönüp baktığımda, o an öyle gelmeyen... inandım beni koruduğuna. içimdeki her sesin ona ait olduğuna. dinlemeyi öğrendim, görmeyi, beklemeyi. arasıra içimin çocuğu yaramazlık yaptığında ağlamıyor artık o kadın. ve genç kız cesurca hâlâ ve inatla aşka tutunduğunda küsüp gitmiyor çocuk. ve kadın oturup ağladığında tutuyor ellerinden genç kız ve çocuk, okşuyor bembeyaz saçlarını, artık yaşlanmış kelimelerini alıyorlar avuçlarına ve o kelimelerden bir türkü yakıyorlar ona bağıra çağıra. hepsi biliyor çünkü, suç yok ortada, suçlu yok. akan gözyaşları çoğalıyor bir araya geldiklerinde. biliyorlar temizleniyor içindekiler. ağlıyorlar, gülüyorlar, görüyorlar... ve en önemlisi farkındalar; ancak hepsi bir aradaysa koca yürekli evren olabiliyorlar. seviyorum o evreni ve yüreğini. seviyorum kendimi, Ondan ötürü...
adımı taşımak hep ağır gelmişti bana, hep ezildim altında. bu kadar güçlü olduğum halde, omuzlarım tutuldu köşe başlarında. farkındayım artık, yükü omuzlara değil, yüreğe değil, Ona bırakmak gerekmiş. o zaman geliyormuş o boşluk hissini dolduracak olan huzur, o zaman seni buluyormuş yürekten istediklerin. bir isteğim var şimdilerde, dünyayı görmek istiyorum. tanımak, keşfetmek. gören gözümün yürek kelimeleriyle dünyayı yazmak istiyorum. içimdeki evrenin, dışındaki evrende gördüklerini kaleme almak istiyorum. bana şans ver Tanrım.
görseli nerden aldığmı not etmemişim. :(
.
2 yorum:
bol şans ve kocaman içten sevgiler o zaman yüreği adının anlamından büyük kadın :)
sana da iyi pazarlar pillim... öperim.
Yorum Gönder