böyle mi gerçekten de, kadınla erkeğin ilişkisi bir strateji oyununun kurallarından mı beslenir. peki yüreğini ortaya koyup, yüreğin varsa gelirsin diyenler... onlar bu oyundan eli boş mu döner. hiç anlamam biliyor musun evlenilecek kız ile yatılacak kız ayrımını bir marifet sanan adamları. günün sonunda evlendikleri kızla yatamadıklarından gözleri hep dışarda olan ve kılıf bulunca hırsızlığa giden yalancıları. evdeki evlenilen, dışardaki yatılana yenik düşer. ruhu parçalanır. zedelenmiş kişiliğidir artık beslediği. ne hayır gelir bilmem böyle bir evlilikten/ilişkiden
akşam dersi var bahanesiyle öğrencileri ile yatan kapı komşusu adamı anlatan arkadaşım üzülüyor kadının haline. ben anlıyorum, biliyorum o evde bekleyen evlenilecek kadın. dışarıdaki yatılacak. arkadaşım evlenilecek kadın olmak istiyor. ama sonunun onun gibi olmasından içten içe korkuyor. ben de ona soruyorum: neden bir kadın hem sevişilip, hem de yaşanılacak kadın olmaz ki...
sen öyle misin diyecek olan meraklı kedilere cevabım evettir. şaşıracaksınız ama benle kahvaltı etmek de, yürümek de, dağlara tırmanmak da, bisiklete binmek de, piknik yapmak da, film izlemek de, balkon barda şarap içip, sabah kahvaltısı hazırlamak da güzeldir. ve evet, sevişmek de... bilene sorulacak durum da değildir bu, an anda kalır, anı yaşadığınla kalır, kalmalıdır.
lakin, ben kendimi biliyorum. hayattan aldığım keyfin, o keyfi büyütmek için harcamaya hevesli olduğum çabanın da son derece farkındayım. bu yüzden merakım, yüreğim ortada, yüreğin varsa gelirsin dediğimde, gelecek olanın kanının sıcaklığınadır.
.
6 yorum:
Novellam;
"Dost ve arkadaş olabiliyorsan evlen"derdi eskiler.Meşk; dostluk varsa su içmek nefes almak havayı koklamak kadar doğal ve aşkın ibadeti haline kendiliğinden dönüşür zaten.Meşkler Allah'a kavuşturur, mecazın üstü çizilir inşaallah. sevgilerimle.
Zannımca her şey "sevişmek" sözcüğünde saklı... Kişilerin ona yüklediği anlamda, çünkü "mek" ekininin önüne "düz" de getirilebilir ..
Bir anla ilgili bir yazımın içinde şöyle bir cümle geçmişti sanki: "Kiraz konmuş tabağı, yine soğuk ve taze nane yapraklarıyla süslüyor... Öylesine ama! özenle... ''Bu adam var ya bu adam: Sevişirken bile sever'' diyor, son iççekişinde ..."
Aslında gayet anlaşılabilir ve kolayca izah edilebilir bir durumdur yazınıza bahse konu hal... "varolmanın dayanılmaz hafifiliğini" nasıl yorumladığınızla ilgili bir olmuşluk ya da olmamışlık halidir, kadınları kategorize etmek; ve bence insanın kendiyle ilgili bir sorundur. Kimileri gün gelir farkederler bir bedenden öteye gidemediklerini... kimileri öğrenemezler bir türlü "hayatın gerçek tadını" ... ve aslında insan durup baktığında kendine, isterse görür niyelerini...
Haa bişey sorim bir de: Siz fırında bonfile yaparken, bonfileyi fırına atmadan önce muhtemelen mühürlüyosunuzdur da... Di mi?
Bir de son cümlenin hemen önündeki kelimenize katılıyorum. Hadi aratıp yormim sizi, bahsi geçen kelime "farkındayım."
öyle inanıyorum ki buna sufim...
kısmet :) sevgiyle kucaklarım, yüreğini öperim.
değil mi sevgili buraneros, anı yaşamak. ne şanslı oluyor bazı insanlar sadece farkında olarak...
kısa not: yaz artık. kır şu zincini. kırmızı karlar bile yağdı geçti. zamanıdır kalemi eline almanın. sevgiyle öperim...
Yazdıklarından öteye, en çok kendinle ilgili yazdıklarını, yazabildiklerini sevdim. Dürüstce, samimi,şeffaf...yürekli....
biliyorsun değil mi burcum, bu aralar derdim en çok kendimle. yüreğim(dekin)i keşfettiğimden beri, sorularım çoğaldı sanki.
Yorum Gönder