15.01.2011

Yaşamak



bir ara, uzun bir ara ama, alnımdan öpülmeye ne çok anlam yüklemiştim.
sadece ona mı, yağmura, şiire, çiçeklere ve yüzlere...
ve daha nelere kimbilir...
şimdi yüklediğim bütün anlamlarından soyuyorum kelimeleri.
yenilerini de yüklememeyi umut ederek.
sıfatsız olsun kelimelerim, pekişmese de olur anlamlar... 
YAŞAMAK YETER!


hiç olmadık bir zamandadır bir ânın bir kez daha yürek yüzüne çıkışı ve öylesinedir ki, yürek büzüşür kalır. o anda anlarsın, bunun adı yaşamaktır... iyi ki, dersin... bir fısıltı ile sadece, iyi ki...


.

20 yorum:

sufi dedi ki...

Yaşamak; alından öpülmelerle, dokunuşlarla, aşkın farklı algılanışlarıyla güzel be gülüm.Onlar da olmasa sihir bozulur, kelimelerin manası düşerdi sanırım.Ben yine de seni alnından öptüm.Hadi reddet sil öptüğüm yeri hadi hadi! sevgilerimle.

novella / विश्व dedi ki...

onlar olsun zaten tontinim, olsun da büyük büyük anlamlar yüklemek yerine, hissetmeye bıraktım ben sadece...ve nasıl da hissettim o öpüşün sıcaklığını bir bilsen. yetti bana, aldım koydum onu da iyi ki'lerim arasına.

cem dedi ki...

YAŞAMAK
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.


Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;

Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.

o.veli

Tijen dedi ki...

Ben pekiştirmeyi seviyorum. Daha gerçek oluyor sanki o zaman kelimeler...

novella / विश्व dedi ki...

kolay değil ama her daim umutludur yaşamak ve ölmek gereksizim yeni bir yaşamın kapılarını aralamaktır belki... iyi olacak bu pazar, bak kaçıncı kez söylüyorum bunu sana.

novella / विश्व dedi ki...

ben kelimelerin değil de yaşananların gerçek olmasından yanayım galiba. bunda yıllarca kelimelere inanmışlığın aldanmışlığı da olabilir tabi tijen :)) iyi pazarlar...

guguk kuşu dedi ki...

sabah kapıdan dışarı adım attığında buz gibi havanın yüzüne çarpmasıdır:D

novella / विश्व dedi ki...

yaşamanın onlarca tanımı var guguk kuşum, yeterki biz yaşadığımızı fark edebilelim...

y. dedi ki...

defalarca okuyorum bazen, defalarca sana yazmanın kapısından dönerken, susmanın manasızlığını, birşey söylersem beni en iyi senin anlayacağını biliyorum. "ânın bir kez daha yürek yüzüne çıkışı" diyorsun ya, benim için yaşamak, ah işte yaşamak be novella... ben yazamıyorum bazen, zaten yazar değilim, şair hiç değil. çok geveze bir yüreğim, suskun.
ne diyor edip üstelik...
"bir sure bakışıyoruz karşılıklı
ben uykudan uyanır uyanmaz
benimle siir gibidir bu
tam karşımda ama yazılmamış
durmadan bileniyor aklımda"

ELİF dedi ki...

O son fısıltı çığlık gibi çıkar yüreğinden ama kimseler duyamaz..
Duymasını istediğin yürek bile ...
sevgilerimle...

novella / विश्व dedi ki...

bana da olmuyor mu sanıyorsun sevgili y., içimin çığlıklarına yenik düşüp suskun kalmak... ama biliyorum, sustuğumuz da bile anlıyor yüreklerimiz birbirini. bu yüzden ya sana hep ne olursa olsun yaz demem... sen yazınca susuyorsun, ben okuyunca... ya tam tersi oluyor değil mi... iy iki, sevgili y., iyi ki...

novella / विश्व dedi ki...

duymaz ya elifim, duymaz ne yazık ki, ama ben duyuyorsam yetiyor artık... inan bana yetiyor. sevgilerimle...

Uma dedi ki...

En yalinindan olsun benimki... Bana o bile cok gelir! Bosalsin butun sifatlari ki dolabilsin alabildigine. Yoksa sigdirmaya calismak zor oluyor bazen bunca renk cumbus icinde :)

cem dedi ki...

ama pazar bildiğin pazardı, değişmedi be novella...

olsun olsun, haftanın 2 günü odasından dahi çıkmaya üşenen bir adamın pazarlarının bu kadar iyi geçmesi de bi mutluluk. cuma akşam 17:00 pazartesi sabah 07:30 arası insan kafayı yer normalde....:)

novella / विश्व dedi ki...

biliyor musun umam, kişinin kendi elinde, yaşadıklarına anlam yüklemekle, kelimelere yüklemek arasında bir fark yok değil mi... ama izleyici olmak, hani dünyaya ilk geldiğimiz zamandaki gibi, sadece izleyici olmak yeniden çok zor. ben o yalınlığa dönmeye çabalıyorum. kısmet... :))

novella / विश्व dedi ki...

bir dönemi vrdı yaşamımın, cuma 17.30 eve girer, bir ev kıyafeti giyer ve pazartesi günü 7.30da üzerimden çıkartırdım. ne cumartesi ne pazar... anlamlı değildi... benim günüm 62 saatten oluşuyordu, blok halinde. yemedim kafayı... ya da yedim ve yenilendim :))) bak şimdi bilemedim...

Uma dedi ki...

Aynen oyleydim bir sene. Cuma giriyordum tv'nin karsisindaki yatagima, pzt sabahi cikiyordum. Yanimda da bakkaldan aldigim abur cuburlar. Bir tek tuvalete kalkiyordum o arada. Hep uyuyordum. Sonra bunu Hindistan'da bir rahiple paylastigimda depresyon her zaman kotu degilmis di mi Mataji demisti bana. Yani dunyadan kopmama yardim etmis o donemler :) Simdi kolayca dunyanin disinda da kalabilmemi o gunlere borcluyum :) Diyecegim su ki ne iyi olmus sana da :)

Hayalbemol dedi ki...

Anlam, zaten yaşam boyu belli değerlerle ortaya çıkar. Dokunduklarımız, dokunamadıklarımız... Her anın anlamı, yaşandığı zamanda ve saklandığı yürekte güzel...

novella / विश्व dedi ki...

Her anın anlamı, yaşandığı zamanda ve saklandığı yürekte güzel... demişsin ya. ben bu cümleye kurmuştum vakti zamanında. evet, an, andadır. geçmişin anlarını, şimdinin yargıları ile değerlendirirsen ziyan edersin duyguları, yaşananları... ah hayal bemol, büyümek öyle güzel ki...

novella / विश्व dedi ki...

umam, iyilik bazen o anda iyilik gibi gelmese de beklemeyi bilmeli insan, görünür çünkü... iyiliğin içinde saklı kötülük de görünüe, kötülüğün içinde saklı iyilik de... iyi ki değil mi umam, iyi ki...