anlamak gibi bir çabanın içine girdin mi
büyük bir girdabın da içine düşüyorsun
düşünmek düşmek anlıyorsun
daha da ötesini bulman mümkün değil
ama akıl bu
bırakır mı peşini
düşmeni istiyor
yüreğinde yeşerttiğin bütün keyfi süpürmeni sonra
sen kağıttan kuşlar yapıyorsun kendine
ve kelebekler
ve bir güneş
ve bir yağmur yapıyorsun kağıttan
işte ne kadar olabilirse
o kadar uçuyorsun
gökyüzüne
bir damla düşüyor sonra
bir kara bulut gelip oturuyor o sevincine
anlamak için çabalamak istemiyorsun
çabalamıyorsun hatta ama bırakamıyorsun da
içinde bir yeri acıtıyorsun
daha önce bildiğin ve acıttığın oysa
ve sonra küsüyorsun hayata
kuşlara
güneşe
kanatlarına
yırtıp atıyorsun ne kadar kağıt varsa
parça parça oluyor bir yığın önünde
bakıyorsun ama anlamıyorsun
bütün bunları yaşamanın bir anlamı var oysa
öğrenmen gerekiyor beklemeyi
çocukken annenin dediği gibi
insan aynı anda herşeye sahip olamaz değil mi
bak düştüğün yerde gördün işte bu cümleyi
haydi kalk ayağa şimdi
yeniden dönüştür kağıtları
kuşlara
kelebeklere
güneşe
yağmura
ve aşka
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder